14 Aralık 2010 Salı

bu hikayenin bazı bölümleri benim bazı anlarımı anlatır.



Ah, Küçük Prens, ne üzüntülü basit bir hayat sürdüğünü yavaş yavaş anladım. uzun süreden beri senin tek eğlencen, güneşin batmasını seyretmekmiş. Buluşmamızın dördüncü günü sabah, sen bana:
- Güneş batılarını severim. Gel bir güneş batması seyredelim, dediğin zaman, bunu anladım.“
- Güneş batması mı? dedim, daha vakit değil ki beklemen gerek.
- Neyi bekleyecek mişim?
- Güneşin batma saatini.
Önce çok şaştın, sonra kendine kendine güldün.
- Ben hep gezegenimde sanıyorum kendimi, dedin.
- Öyle ya, herkes bilir ki, Amerika'da öğle oldu mu, Fransa'da güneş batar. O anda şıp diye Fransa'ya gidebilsek, güneşin batmasını seyredebilirdik. Ama, ne yazık ki Fransa çok uzak! Sen, Küçük Prens, gezegeninde sandalyeni biraz öteye çeker, istediğin saat güneşin batmasını görürdün...
Biraz sonra da:
- Bir gün 44 kez güneşin battığını gördüm! dedin.
- Biliyor musun, insan böyle üzgün oldu mu, güneşin batışını seyretmekten hoşlanır, diye ekledin.
- O gün... öyle üzgün müydün? diye sordum, ama Küçük Prens hiç cevap vermedi.

5 Aralık 2010 Pazar

kış gelsin artık diyenlere bi çift lafım olacaktı müsadenizle



hava sıcak dediniz.aralıktayız hala yarım kolluyla geziyoruz bu nasıl iş dediniz.eee havalar ne zaman soğuycak dediniz.yok küresel ısınmaydı soğumaydı dediniz.

sustum.gıkımı çıkarmadım.

alın işte soğudu hava şimdi kıçınız göğe erdimi.şimdi daha mı iyi oldu.açın sobayı oturun evde.dışarı çıkarken marul gibi katkat giyinin.hep sizin yüzünüzden işte,bu havaların soğuması hep sizin yüzünüzden.yukardaki belli ki biraz kafa dinliyordu mevsimleri değiştirmeyi unutmuştu.hergün hatırlattınız.yemediniz içmediniz havalar sıcak deyip durdunuz.o da duydu artık düzeltti yanlışını.hah!şimdi çok yaşayın siz!

inş bu kış en çok siz üşürsünz.inş bu kış en çok yolda kalan siz olursunz.inş bu kış kıçınız donar.inş o elektrik faturası…. neyse o kadarda insafsız olmayim =)ehe

4 Aralık 2010 Cumartesi

pişmanım..



dün gece utanmadım,üşenmedim kalktım krep yaptım kendime.sonra bir de baktım nutella kavanozunun dibinde bişey kalmamış.koştum bakkal amcaya dedim nutella var mı?anlamadı.nutella var mı dedim tekrar.yine anlamadı.ama ben anladım.bakkal amcanın anlamadığı benim nutellayı telafuz edemeyişim değil,amcam nutella nedir bilmiyor.hemen şöyle taradım bakkalı,zaten 2 tanecik rafı var.eenneee dedim mahalle bakkalı negzel,minnacık.ekmeğe sürcem çikolata arıyorum amca dedim.hee yavrum öyle desene al çokokrem var bak burda dedi.kasanın yanından ayrılmadı,eliyle işaret ettiği yere baktım,100gr.lık bir çokokrem=) uuu beybi seni nasıl görmemişim ben dedim içimden.aldım onu utanmasam sarılıp öpücem.aldı onu bakkal amca elimden,tozlanmış ya üstü sildi verdi bana.

sonra eve gelip kızdım kendime.kim soktu lan benim aklıma o nutella aşiftesini dedim.sanki çokokremi yıllarca aldatmışım gibi hissettim.nutella adeta bir carolin oldu benim gözümde,ben ali oldum bi an da,sevgili canım çokokremse cemile oldu.pişmandım.af diledim çokokremden.affetti beni,vefalı kadın tabi dedim.ne diyom lan ben,kaptırdım yine kendimi.

sürdüm sürdüm yedim onu kreplereee.yetmedii kaşık kaşık yedim.zaten hepsi hepsi 100gr.cıktı.bitiverdi.

yeminim olsun bundan sonra bu eve nutella girmeyecek.adı anılmayacak.

herşeye yeniden başlıyacağız çokokremim.seni dünyanın en mutlu çikolatası yapacağım..

3 Aralık 2010 Cuma

alarmla uyanmamak gibisi yok



bu sabah yorganın altından bir hışımla çıkardım kafamı.”lanet olsun sana.etraf aydınlanmış sen hala yataktasın.”dedim kendime.yanımda ki komidinin üzerinde duran saatime uzandım,gözlerimi 2saniyeliğine sımsıkı kapadım,sonra açıp baktım saate,tam 11.45di.bu saate sınav mı kalır.ya nasıl geç kalırsın diye kızdım kendime.sonra ayılma evresine girmiş olacak ki beynim,aa bi dakika ya bugün sınavım yoktu galiba benim dedim.(tam da emin değilim söylerken ama cümle bitince emin oluyorum falan)

ama bu sefer de yarın ki sınava çalışmak için erken kalkmadığıma yanıyorum.nasıl yetişecek konular ya nasılll??sabahlıycaksın yine ve bu sefer cidden geç kalıcaksın sınava diyorum.tam bu evrede beynime iyice bi kan pompalanıyor,gerilen vücudum kendini salıyor.sınavların dün bittiği dank ediyor kafama.çarşafın sıcaklığını,yastığın yumuşaklığını hissediyorum yeniden.sevgilim elimi tutmuşda benim içimin yağları erimiş gibi oluyor.sakince saati ait olduğu yere bırakıyorum.gözüme telefon ilişiyor,suratımda şımarık bir ifadeyle,iteliyorum az öteye.komidinin üzerinde kitabım duruyor.alıyorum onu elime.yan dönüp okuyorum bir kaç sayfa.yeniden bırakıyorum yerine.biraz sol tarafa doğru yatayım.oohh şimdi de sağ tarafa dönüp yatayım….uyuyayım ben yaa.evet uyumak güzel şey..çok güzel bir şey..