11 Mayıs 2012 Cuma

"I love you to the moon and back" yes, it is my problem honey and also my karma.

insanlar düşündüklerini söylemekten aciz. hissettiklerini bile söylerken önce bir durup düşünüyorlar ya da sonsuza kadar susuyorlar. nedir onları tutan bilmiyorum,anlayamıyorum. yarının garantisi yok ki! bırak yarını 5 dk sonrasının bile yok. ertelemek niye? utanmak, çekinmek niye? seviyorsan onu, çık karşısına söyle, ya da yaz bişeyler ne bilim ama söyle. bilmeye hakkı yok mu onunda. nefret mi ediyorsun birinden. söyle. sevmiyorum seni de. neden bu yapmacık tavırlar. bağırmak mı istiyorsun, bağır. gülmek mi istiyorsun gül. neden neden neden herkes saklanıyor bir perdenin arkasına. saklanmıyorum diyen, mickey mouse kostümüyle dolaşıyor, kimse içinde ne var bilmiyor. şu an çok acı bir şey fark ettim. :( aslında ben başka bir şeyler demek istiyorum ama nedense uzattım. direkt olarak söyleyemedim. hah! bırak söylemeyi yazamadım. tüm gün beynimi kemirip durdu. kabul etmek istemiyorum hala. bi adam vardı. ağzıma sıçmıştı. hiç bir arkadaşım adama deli gibi aşık olmama bir anlam veremedi. adam cidden sıçtı ağzıma ve ben onun hakkında yine de tek bir kötü söz söyleyemedim. sadece hayatımdan çıkardım, nefes almaya devam ettim. bana zarar vermesin diye en uzağa ittim onu, o zaten dünden razıydı bu duruma. sonra işte üstünden baya zaman geçmişken dün gece rüyamda gördüm. rüyalar bazen hiç iyi olmuyor. baya uzun zamandır görmediğim adamın facebook'una baktım sonra. adam Elf gibi göründü gözüme. çıldırıcam ya! nasıl bu kadar salak olabiliyorum. adama ağzıma sıçıyor,umrunda bile olmuyorum, aradan zaman geçiyor(adımı bile unutmuş olabilir) ben yine de adamı seviyorum. gel dese koşarım gibi. allah belamı versin kısaca. adam için gecenin 3'ünde taksimde tek başıma dolanmışım, tanımadığım insanlarla hala adını bile bilmediğim istanbul'un bi semtinde sabahlamışım, içmişim sarhoş olmuşum, yetmemiş kalkıp Los Angeles'a gitmişim, adamı sevgilisiyle yatakta basmışım... yok ya ben öleyim en iyisi. bu kafayla çok yaşamam zaten. allah cezamı versin benim. hala neden rüyamda onu görüyorum! benim bilinç altımada bana da! yazık! insanlar düşündüklerini söylememekte, maskeler takmakta, perdelerin arkasına saklanmakta çok haklılar. ben seni seviyorum dedim ne oldu,seni özledim dedim ne oldu, senin için geldim dedim ne değişti..her şey daha da kötü oldu. aşık bile olamıyorum artık. birini seviyor muyum acaba diye düşünürken, o gerizekalı adamı ne kadar çok sevdiğim geliyor aklıma ve karşılaştırılamaz olduğunu fark ediyorum, yoluma devam ediyorum. üzerinden bir sürü zaman geçmesine, bu zaman zarfında onunla ilgili bişey aklıma geldiğinde hemen başka bir şeyle kafamı dağıtmış olmama rağmen hala düzelemiyorum. ordan bakınca nasıl görünüyorum hiç umrumda değil. cidden sevdim adamı. herkes öyle sevilmek ister bence. ama işte o sevmedi beni. sevilmeyecek bi kız da değildim aslında ama o sevmedi işte. kolay olanı sevdi, ben de zoru sevmiştim zaten o yüzden üstüne varmadım. neyse hikayenin sonunda esas oğlan esas kızın ağzına sıçıyor ve yeni bir esas kız bulup yola onunla devam ediliyor. esas olan esas kızsa, esas oğlana ve kıza çok uzaklardan bakıyor. arka fonda jay jay johanson çalıyor ve the end yazısını görüyorsunuz. biliyorum bu spoilerdan çok daha öte oldu resmen filmi anlattım. izlemeyin zaten çok da matah bişey değil. üstelik devam filminin de geleceği yok. neyse böyle işte. ha o şarkıda şu oluyor, filmdeki tek güzel ayrıntı belkide. http://www.youtube.com/watch?v=KyQCRx0e2Dw

Hiç yorum yok: